Gezi ve Yerel Seçimler
Önce çok bilindik bir hikâye ile başlayalım: bu hikâye küçük bir çocuk, büyük bir hayal ve dışarıdan bakılınca küçük çocuğun o büyük düşünü gerçekleştirmesinin önünde duran koskocaman bir yokluk-eksiklik hali- ya da zayıf yanıyla ilgili…
Küçük çocuğun büyük ideali; büyüyünce iyi bir judo ustası olmakmış. Gelin görün ki talihsizlik bu ya, çocuk geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu sol kolunu yitirmiş. (Sakın “sol” kolu niye buraya koydun şimdi demeyin… Hikâyenin orijinali böyle, baştan söyleyeyim, maksat tamamen hikâyeye sadık kalmaktan ibaret…)
Gezi, Ya Sonra?
Murray Bookchin, devlet yönetimi (statecraft) ile politikayı birbirinden ayırır. Devlet yönetimi; devletin kurumların ve bu kurumların himayesinde yaşayan insanların ve halkların, “profesyonel” olarak yönetme işiyle uğraşan – seçilmiş ya da atanmış – kişiler tarafından yönetilmesi-idare edilmesi- anlamındadır. “Politika” ise -antik Yunan’daki anlamına sadık kalarak- insanların birey – yurttaş – olarak kendi kurdukları halk meclislerinde ya da yapılarda doğrudan kendi hayatları ve toplumsal meselelerde söz sahibi oldukları bir eylem biçimi, yaşam alanı ve tarzıdır.
Akiferden Çekilen Her Damla Su Gelecek Kuşakların Hakkından Çalmaktır!
Tüketim çılgınlığının, doğada yarattığı “erozyon”la yeraltı suyu da kurutuyor. Yanlış arazi kullanımı, hayvancılık ve yanlış tarım uygulamaları toprakları çölleştirirken, yağan yağmur suları erozyonla toprak kaybına neden oluyor. Dünyanın tatlı suyu % 0.5′e düştü. Türkiye ve Ortadoğu’da yeraltı su seviyesi her yıl 2-5 m arasında düşmekte. İnsanlar ceplerinden her yıl daha da artan oranda para vererek daha derin kuyular açtırıyor.
Gezi nereye? Türkiye nereye?
Gezi Parkı protestolarına yönelik AKP deki farklı sesleri bir kenara koyarak, hükümetin ve Başbakan’ın tavrını bir bütün olarak değerlendirmek gerek. Her ne kadar süreçte otoriter bir figür olarak Tayyip Erdoğan arz-ı endam ettiyse de, bu süreci sadece bir siyasi lider üzerinden okumak ve değerlendirmek doğru değildir. Aksi takdirde bu yaklaşım Gezi’nin ruhunu, “herkes için” ve “hep beraber” daha özgür daha demokratik ve daha onurlu bir yaşam talebi üzerinden şekillendirildiğini göz ardı etmek olur.
#GeziBarışınGarantisidir…
Kürt meselesinin çözülmesini istemeyecek pek çok aktörün olabileceği ve barış sürecinin sabote edilebileceği riski maalesef her zaman pusudadır. Önemli olan barış sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi konusunda PKK-BDP ile AKP iktidarının tavrının ve iradesinin ne kadar samimi ve net olduğudur.