Nereden Geliyor Bu İnsan Sevmezlik?
Son yıllarda dünyanın çevre felaketleriyle altüst olması nedeniyle insan merkezli yaşama Antroposen adı kondu. Ancak çoğu insanın ağzına pelesenk olmuş bir deyiş var; “Dünyayı bu duruma insanlar getirdi.” Her insanı aynı kefeye koyarak tüm insanlık dünyayı bu hale getirdi demek ne derece doğru? Bu durumda insanlı doğanın hepsi suçlu duruma düşmüyor mu? İnsansız olan doğa ise vahşi doğaydı.
Oysa bu işin iki yüzü var; bir yanda bilinçli olarak doğayı maddi kaynak deposu olarak gören kapitalist zihniyet. Diğer tarafta (azınlık da olsa) dünyayı tüm canlılar için yaşanılır kılmaya çalışan sorumluluk sahibi insanlar. Özellikle son yirmi yıldır, çevre avukatları, ekosid denilen doğa kıyımlarının uluslararası suç kapsamına alınması için çalışmalarını hızlandırdılar. Yaşayan ekosistemleri gerek zehirli atıklarla gerek orman katliamlarıyla yaşanmaz kılan eylemlere ekosid adı veriliyor.
Yangınlar, Liyakatsizlik ve Basiretsizlik
Yazar: Erol Malçok
Günlerdir Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde çok büyük yangınlar var. Diğer ülkelerin çoğu, yangınlar üzerine komplo teorileri üretmek yerine yangınları nasıl söndüreceğine ve bir daha olmaması üzerine kafa yorarken, Türkiye yangını söndürmenin olanaklarını çoğaltmak yerine sürekli sabotaj teorileri üretiyor.
Örneğin yüzölçümü bizden çok daha küçük olan Yunanistan yangın söndürme uçağı sayısını 38’den 51 adede çıkartmış durumda. Bizdeki durumu ise hepiniz biliyorsunuz, sayının ne kadar yetersiz olduğu günlerdir tartışılıyor.
İklim Adaleti ve Toplumsal Hareket İnşa Etmek: Brian Tokar ile Röportaj
Adam Aron: Ekolojik ve iklim krizine odaklanma yolundaki kişisel yolculuğunuz neydi?
Brian Tokar: New York'ta, şehrin her yerinden çocukların sınavla girebilecekleri bir liseye gidecek kadar şanslıydım. Bu lisenin çok kültürlü ve politik bir ortamı vardı. Sonra 70'lerin başında Boston'da üniversiteye gittim ve çeşitli hareketlere aktif olarak katıldım. Savaş ve militarizm karşıtlığı ile nükleere karşı konular ana odak noktalarımızdı. Nükleer güce karşı ABD aktivizmi, gerçekten burada, New England'da, başladı ve bütün ülkeye yayıldı.
Çin'in Yükselişi ve Olası Sonuçları
Üç yıl önce yazdığım bir yazıda Çin'deki devlet kapitalizmini değerlendirmiş ve önümüzdeki döneme ilişkin öngörüleri dile getirmiştim1. Aradan geçen zaman içinde Trump'ın uyguladığı gümrük vergilerinin ve sermaye ihracını yavaşlatmaya yönelik önlemlerin2 Çin'e karşı etkisiz kaldığını gördük. Koronavirüs krizi ise tüm dünyada ekonomilerin küçülmesine yol açarken, Çin büyümeyi sürdüren bir kaç ekonomiden biri oldu. Bu gelişmeler muhtemelen Çin'in nominal fiyatlarla da dünyanın en büyük ekonomisi olmasını beklenenden daha erken bir tarihe çekecek. Kişi başına düşen ulusal gelirde ise Çin Türkiye'yi geçmiş durumda, Doğu Avrupa ülkelerinin seviyesine giderek yaklaşıyor.
Bu yazıda önce Çin'in tarihine kısaca bakarak onun günümüzdeki yükselişini tarihsel perspektife oturtmaya çalışacağım. Bu arada kültürel farklılıkları da vurgulayarak, ileriye yönelik ne gibi ipuçları bulabileceğimize değineceğim. Ardından da geleceğe ilişkin öngörüleri önceki yazıyla tekrara düşmeden biraz daha açmaya çalışacağım.
Atalarımızın Yöntemlerini Sürdürmek: Yerli Kadınlar Gıda Egemenliğine Çözüm Arıyor
Yazar: Jessie Cherofsky
"Gıda egemenliği, topraklarımızda sahip olduğumuz türleri bilmek, her bölgeye ne tür tohumlar ekeceğimizi bilmektir." Bunlar, yakın zamanda sonuçlandırılan Dünya Yerli Kadınlar Konferansı'nda gıda egemenliği çalışma grubunun bir katılımcısı olan Kolombiyalı Amazon'dan Clemencia Herrera'nın sözleridir. Konferansda gıda egemenliği —bir halkın dış pazarlardan bağımsız olarak kendi gıdasını üretme yeteneği— konusunda, yerli gençleri geleneksel gıda yöntemleri hakkında eğitmek için okullar kurmaktan Kuzey Kutbu ve Doğu Afrika'da seralar inşa etmeye kadar bol miktarda çözüm önerisi ortaya çıktı.