• ANASAYFA
  • TE GRUBU
    • Istanbul Social Ecology Group
    • İstanbul Sosyal Ekoloji Grubu
  • TE DERGİLERİ
  • Makaleler
  • Haberler
  • BiZE ULAŞIN

Gıdanın Cinsiyetçi Politikası ve Hayatta Kalma Mücadelesi

  • Çeviri

Yazar: Vandana Shiva 

Tarım, yani gıda yetiştiriciliği, başta kadınlar olmak üzere dünya insanlarının büyük çoğunluğu için hem en önemli geçim kaynağı hem de ekonomik hakların en temeli olan gıda ve beslenme hakkıyla ilgili bir alandır. Kadınlar, gıda zincirinde yaptıkları iş bakımından dünyanın ilk gıda üreticileridir ve Küresel Güney'deki gıda üretim sistemlerinin merkezinde yer almaya devam etmektedirler. Dört ila beş bin yıl boyunca evrilen bilge kadının tarım bilgisinin yirmi yıldan kısa bir süre içinde bir avuç beyaz erkek bilim insanı tarafından dünya çapında yok edilmesi, kadınları sadece uzman olarak hiçe saymakla kalmamış, aynı zamanda uzmanlıkları doğanın yenilenebilirlik sistemine dayandığı için, doğanın süreçlerinin ekolojik yıkımı ile kırsal bölgelerdeki yoksul insanların ekonomik yıkımıyla birlikte ilerlemiştir. Tarım kadınlar tarafından geliştirilmiştir. Dünyadaki gıda üreticilerinin, çiftçilerin çoğu kadındır ve kız çocuklarının çoğu geleceğin çiftçileridir; tarlalarda ve çiftliklerde çiftçilik becerilerini ve bilgilerini öğrenirler. Kadınlar aynı zamanda dünyadaki gıdanın yarısından fazlasını üretmekte ve gıda güvencesi olmayan hane ve bölgelerdeki gıda ihtiyacının yüzde 80'inden fazlasını sağlamaktadır.

Endüstriyel Hayvancılık Sürdürülemez

  • Konuk Yazar
  • Prof. Dr. Tayfun Özkaya

Türkiye’de bitkisel üretim ve hayvansal üretim (birlikte tarım diyoruz); hem ekolojik hem de ekonomik çifte bir krizle karşı karşıya. Dünya’da da benzer sorunlar var. Ancak ülkede yürütülen para politikası sonucu durum bizde daha da ağırlaştı. Türk Lirasının aşırı değer kaybı, yem hammaddelerinin ithal edilmek zorunda kalınması sonucu hayvansal üretim maliyetleri çok hızla arttı. Hayvansal üretim büyük ölçüde kesif yeme (sanayi yemi) dayalı olarak yapılıyor. Meralarımız geliştirilmedi ve çeşitli şekillerde maden, konut, turizm vb. nedenlerle tahrip oluyor ve küçülüyor. Bu ise hayvan beslemeyi kesif yeme dayalı olmak zorunda bıraktı. Sanayi yemi hammaddelerinin önemli bir kesimi ithal ediliyor. Döviz kurlarındaki hızlı artışlar bu nedenle sanayi yemi maliyetlerini de çok hızlı arttırdı.


Diğer yandan kamuya ait yem sanayinin, Süt Endüstrisi Kurumunun, Et ve Balık Kurumunun özelleştirilmiş olması yem, süt ve ürünleri, et ve ürünlerinde özel şirketlerin hegemonya oluşturmasına yol açtı. Üreticiler yem fiyatlarına giderek daha yüksek fiyatlar öderken, süt ve et için ellerine geçen fiyatlar daha az artıyor. Bu durum hayvansal ürün üreticisi çiftçilerin ikili bir makas arasında ezilmesine yol açıyor. Buna karşılık perakende sektöründe de benzer bir yoğunlaşma var ve bu da tüketicilerin hayvansal ürünlere çok yüksek fiyatlar ödemelerine neden oluyor. Kısacası; tüketici tüketemez, üretici üretemez hale gelmiştir. Küresel iklim değişikliği hayvancılığı da etkilemektedir. Ot verimi düşmektedir. Bu durum böyle devam edemez. Tarım değişen iklim koşullarına uyum göstermek zorundadır. Hayvansal üretimde çok köklü değişimler yapmak zorundayız. Bitkisel üretimle bütünleşmiş agroekolojik bir hayvancılık çıkar yoldur. Bu yazıda hayvancılığın nasıl bir dönüşüm geçirmesi gerektiğini irdeleyeceğiz.

Türkiye’deki ekoloji mücadelesinin seyir defteri: Cumhuriyet'in ilk yüzyılı

  • Şadi İdem

Dumbledore, "Önümüzde karanlık ve zor zamanlar var," dedi Harry'ye, "Çok yakında hepimiz, doğru olan ile kolay olan arasındaki seçimle yüzleşmek zorunda kalacağız."

Dünyadaki ve Türkiye’deki ekoloji hareketlerinin karanlık ve zor zamanlarda her zaman olmasa da çok kez doğru olandan yana tavır aldıkları söylenebilir.

Ekoloji hareketlerinin ilk olarak ABD ve Avrupa’da 1960’lı yılların sonuyla 70’lerin başında ortaya çıktığını görüyoruz. Bu dönemde ekoloji hareketlerinin yükselişi öğrenci hareketi, nükleer karşıtı hareket ve barış hareketi gibi farklı bileşenlerden oluşan daha geniş toplumsal hareketlerin bir parçası olarak gelişti. Ardından “büyü ya da öl” ikilemindeki kapitalizmin iktisadi ilişkileriyle, insansız doğayı ve toplumsal ilişkileri tarumar etmesi sonucu hareketin tabana dayalı mücadelelere evrildiğine tanık olduk, oluyoruz. Elbette bu denkleme devletlerin halklar üzerinde kurduğu tahakkümü de eklemek gerekir.

Toplumsal Ekoloji Açısından Teknoloji

  • Reha Alpay

Toplumsal ekoloji bir çok toplumsal ve ekolojik sorunla birlikte doğayla uyumlu bir yaşamın nasıl gerçekleştirileceği sorusunu gündeme getiriyor. Burada öne çıkan önemli konulardan birisi de teknolojiye bakış açısı. Kimileri teknolojiyi tümden reddederken kimileri de ekolojik krizden kurtuluşu yalnızca teknolojik yeniliklerde görüyor. Bu yazıda teknolojiye toplumsal ekoloji açısından bakmaya ve kimi temel sorulara yanıt bulmaya çalışacağım.

Toplumsal Ekoloji Perspektifinden Ekolojik Yaşam Ne Demektir?

  • Şadi İdem

-Doğayla Uyumlu Yaşamanın Toplumsal Hali-

“Pek çok yeşil tarafından geliştirilmiş 'Biz ne sağız ne de sol, öncüyüz' sloganı tarihsel olarak naif ve politik olarak ölümcüldür…Ekoloji tek başına, eleştirel toplumsal çerçevenin dışında, tehlikeli bir şekilde belirsizdir.”1

“İnsanlığı doğadan, hayatın bütünlüğünden ayırmanın onun kendi yıkımına ve ulusların yok oluşuna sebep olduğunu anlamış bulunuyoruz. İnsanlık ancak hayatın bütünüyle yeniden eklenmek suretiyle güçlü olabilir. İşte bu, çağımızın biyolojik yükümlülüklerinin temel direğidir. İnsanoğlu tek başına düşüncenin odağı olamaz artık, olsa olsa hayatın bütünüdür düşüncenin odağı… Hayatın bütünlüğü ile bağlantı kurmaya yönelik çabalar, içine doğduğumuz doğanın kendisi ile birlikte………………………… düşüncesinin en derin ve doğru özüdür.”2

Bir an durun ve yukarıdaki alıntıdaki boşluğu doldurun lütfen. Buraya daha sonra yeniden geleceğiz.

  1. Marksist Sol, Ulus Devlet İle Milliyetçiliğin, Temsili Demokrasi İle Parlamentonun Esiri Oldu
  2. Akbelen’de kömür sanayisi için kesilen ağaçlar bize neler söylüyor?
  3. Renkler ve Pencereler Söyleşileri
  4. Arkeologlar İndus Uygarlığında Yönetici Bir Sınıfa Dair Neden Kanıt Bulamıyor?
  5. Depremin Böylesi Bir Afet Haline Gelmesi Kaderimiz mi?
  6. Güney Halklarından Ekososyal Enerji Dönüşümü için Manifesto
  7. Nükleer Füzyon: Yutturmacaya İnanmayın!
  8. Savaş En Büyük Ekolojik Yıkımdır!
  9. Post-kapitalizm post-para mı?
  10. I. Uluslararası Ekokırım Konferansı Sonuç Bildirgesi

Page 2 of 25

  • Start
  • Önceki
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • Sonraki
  • End

TE Dergisi

  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:1
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:2
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:3
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:4
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:5
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:6

Yazarlar

  • Abdullah Anar
  • Emet Değirmenci
  • İbrahim Özkurt
  • Reha Alpay
  • Şadi İdem
  • Konuk Yazar
  • Çeviri
  • Söyleşi
Sample banner
Sample banner

Who's Online

185 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.
Copyright © 2016 Simpli - Best Free Joomla Template. Designed by JoomlArt.com.
Joomla! is Free Software released under the GNU General Public License.
  • About us
  • Author Login
  • Contact Us
  • Privacy